Ana Sayfa Arama
Kategoriler
Sosyal Medya
Kıvanç Ege

Bir İlçenin Yarım Kalan Hikâyesi:

Bir İlçenin Yarım Kalan Hikâyesi: Seferihisar Nereye Gidiyor?

Baştan açıkça belirteyim. Ne kimseye güzelleme yapma niyetindeyim, ne de birini hedefe koymak. Bu yazı, sadece bir tespit yazısı. Az sayıda kalan Seferihisar yerlisinin ve bugün 60 bini aşan Seferihisarlının nasıl daha huzurlu, daha üretken, daha kaliteli bir yaşam sürebileceği sorusuna bir yanıt arayışı…

Geçmişin Tuğlaları
Çocukluğumdan beri belediye yönetimlerine yakından tanıklık ettim. Siyasetin içinde büyüyen biri olarak ilçeye yön veren isimleri yakından izledim.

Cumhur Gürüz’ün atanarak geldiği ve sonrasında seçim kazandığı dönemleri hatırlıyorum. O dönemlerde Seferihisar dışından birinin seçim kazanması neredeyse olanaksızdı. Fakat onun döneminde Sığacık Balıkçı Barınağı gibi projelerle ilçeye mimari ve ekonomik anlamda ciddi katkılar sağlandı.

Sonrasında gelen Etem Çalış, bir sosyal demokrat olarak altyapıya odaklandı. Halkçı söylemini sadece dillerde değil, sokakta da hissettirdi.

1999’da ise Türkiye’nin en genç belediye başkanı ünvanıyla 26 yaşındaki Hamit Nişancı göreve geldi. Gençliğin enerjisiyle sokak sokak parke taş döşedi, eksik kalan sosyal alanları tamamladı, spor altyapısını geliştirdi.

Ve sonra… 2009’da Tunç Soyer geldi.

Tunç Soyer dönemine biraz daha detaylı değinmek istiyorum, çünkü İsmail Yetişkin’in devir aldığı Nisan 2019 gününe gitmemiz gerekiyor.

Tunç Soyer, “Yıkılmaz” denilen bir ismi, Hamit Nişancı’yı yenerek yepyeni bir görev anlayışıyla geldi. Seferihisar onun döneminde “küçük balıkçı kasabası” olmaktan çıkıp “yaşanabilir kent” kavramının Türkiye’deki karşılığına dönüştü.

Cittaslow (Sakin Şehir) ünvanı kazanıldı. Seferihisar’ın kültür, sanat, tarım, turizm ve doğayla olan bağları yeniden kuruldu. Uluslararası ilişkilerden yerel kalkınmaya kadar çok yönlü bir vizyonla hareket edildi. Samos seferlerinden Kaleiçi pansiyonculuğuna, çocuk festivallerinden yerel tiyatrolara kadar her adım Seferihisar’ı tanıttı ve dönüştürdü.

Seferihisar’ın son yıllardaki değişim ve dönüşüm hikayesi, ilçenin değer kazanması ve halkın refahının artmasıyla öne çıktı. Tunç Soyer döneminde başlayan vizyon değişikliği, Seferihisar’a olan ilgiyi artırdı; arsalar, araziler ve toprakların değeri yükseldi, eski binaların yerine yenileri yapıldı. Çiftçiler, köylüler ve kadınlar kaderlerine razı olmaktan çıkarak üretmeye, pazarlarda satış yapmaya ve gelir elde etmeye başladı. Tunç Soyer’i seversiniz ya da sevmezsiniz, ama onunla birlikte ilçeye gelen bu vizyon değişikliği kesinlikle önemliydi.

Tarımda Devrim
En büyük değişim tarımda yaşandı.

Tunç Soyer’in “Başka Bir Tarım Mümkün” sözü bir slogandan öte, kalkınma modeliydi. Karakılçık buğdayı, Ata Ekmeği, lavanta tarlaları, alım garantili üretim, üretici pazarları… Kadınlar köyden gelip pazarda kendi tezgâhını açmaya başladı. Tohum Takas Şenlikleri, sadece yerli tohum değil; bir bilinç hareketiydi.

Bu model sayesinde üretici tüccarın insafına kalmadı, toprağın değeri arttı, ilçeye ekonomik canlılık geldi. Gençler göç etmek yerine üretmenin yollarını aramaya başladı.

Kültür, Sanat, Kimlik

Aynı dönemde Seferihisar, sadece tarımda değil, kültür-sanat alanında da öne çıktı. Doğa Okulu, çocuk festivalleri, Kaleiçi konserleri, sokak etkinlikleriyle Seferihisar Ege’nin kültürel haritasında önemli bir noktaya yerleşti. Ferhan Şensoy’dan Teoman’a, Yeni Türkü’den Levent Kırca’ya kadar pek çok önemli sanatçı bu ilçede sahne aldı. Yanlış anlaşılmasın… Belediyenin paralarını ödemesiyle gelmedi bu sanatçılar. Biletle organizasyonlarla belediyenin kasasından bir kuruş çıkmadan yapıldı bu işlerin tamamı.

Seferihisar artık “görülmesi gereken” bir yerdi.

Ve Mirası İsmail Yetişkin devraldı

Tarihsel süreçte Seferihisar’a hizmet eden tüm belediye başkanları, birer tuğla koyarak ilçeyi bugünkü konumuna getirdi. Evet İsmail Yetişkin göreve geldiğinde elinde artık küçük sahil kasabası değil bir marka şehir vardı! Bu şehir için yapılabilecek çok şey üstüne katılacak yüzlerce de proje vardı. En kötü elindekileri korumayı başarmak ve sürdürebilmek de bir başarı olacaktı.

Tanıtım yapmıyoruz çünkü Seferihisar kaldıramazmış!”
Geçtiğimiz günlerde Başkan İsmail Yetişkin’in bir röportajına denk geldim. “Çok fazla tanıtım yapmıyoruz çünkü ilçe bunu kaldıramaz. Kontrollü gidiyoruz.” diyor. Doğrusu bu sözleri okuyunca üzüldüm. Sayın Başkan, insanlar Seferihisar’a gelmezse bu ilçenin esnafı, pazarcısı, restoranı, otelcisi, taksicisi nasıl ayakta kalacak? Senin görevin şehri ‘saklayarak’ değil, planlayarak korumak. Kontrollü büyümek demek, tanıtımı kısmak değil; geleni karşılayacak altyapıyı, organizasyonu ve vizyonu hazırlamak demek. Seferihisar’ın geleceği “az insan gelsin, az sorun yaşansın” yaklaşımıyla değil, akıllı turizm ve güçlü planlama ile büyür. Çünkü burada sadece mandalina yetişmiyor, burada insanlar yaşam mücadelesi veriyor. Onların ekmeğini büyütmen gerek, küçültmen değil.

Bugün görüyoruz ki, bu hikâye yarım kaldı. Peki neden? Burada sadece İsmail Yetişkin değil, onunla birlikte belediyeyi yönetenler de suçlu. Alanlarında uzman olmayan, ikili ilişkilerle görev sahibi olmuş bu kişiler ne belediyeye ne de Yetişkin’e gerçek bir vizyon sunabiliyorlar. Seferihisar tarımının Türkiye çapında konuşulduğu günleri hatırlayın; o dönemlerde düzenlenen festivallerin yarattığı coşkuyu ve şimdiki durumu karşılaştırın. Bunlar parayla pulla değil, büyük bir emekle yapılan işlerdi.

Yarım Kalan Miras
Tarım projeleri tabelada kaldı. Tohum takaslarının eski havası yok. Üretici pazarları heyecanını yitirdi. Kadınlar her alanda öncülük ederken bir adım geride kaldı. Kaleiçi’ndeki konserler, tiyatrolar kayboldu. Festival takvimi boşaldı. Marka olan çalışmalar sıradanlaştırıldı

Henüz 15 aydır görevde olan komşu ilçeler Çeşme ot festivaliyle, Urla enginar festivaliyle günlerce konuşulurken, Türkiye’nin konuştuğu Seferihisar’ın mandalina şenliği artık ilçede yaşayanların bile ilgisini çekmiyor.

Her turizm merkezinin bir kalesi, bir amfi tiyatrosu olur. Bizim Kaleiçi’nde düzenlenen konserler, tiyatrolar ne oldu?

Seferihisar Hâlâ Bir Kasaba Sanılıyor

Unutmayalım; yıllar önce kaleiçinde biletli etkinliklerde bine yakın kişi Ferhan Şensoy’u, Teoman’ı, Yeni Türkü’yü izledi. Şimdi ise yaz akşamlarında belediye koroları ve yerel grupla dışında bir etkinlik pek görülmüyor. Etkinliklerin sürdürülebilir olması için biletli olması gerektiği gerçeğini kabul etmemiz gerekiyor. Siz kaleiçini bir gösteri merkezine çevirin ben şahsen biletimi alıp gelip sevdiğim gösteriyi izlemeye tamamım. Zaten her yerde böyle yapılıyor. Hala kendi içinde yaşayan bazı bölgeler hariç. Dolayısıyla Seferihisar’ı yönetenler önce Seferihisar’ın ruhunu kavramalı.

Sorunun Adı: Liyakat Eksikliği
Bu sessizliğin nedeni yalnızca belediye başkanı değil. Tarım ve kültür müdürlüklerine liyakatleri değil sadakatları nedeniyle gelen yöneticiler, Seferihisar’ın değişen ruhunu kavrayamadı. İşin ehli olmayınca üretim biter, sanat susar, şehir sıradanlaşır. Tam olarak da yaşadığımız bu. Proje üretmek yerine işçiye yüklenen, dedikodularla uğraşan bir zihniyet yön veriyor bugün Seferihisar’a.

İlçede yaşayan vizyoner insanlar var!

Seferihisar artık bir kasaba değil. İlçede yaşayan sanatçılar, akademisyenler, emekliler ve üreticiler bu toprağın geleceğini önemsiyor. Ancak yönetim hâlâ “kasaba zihniyetiyle” hareket ediyor. Dışarıdan gelenleri ötekileştirmekten, yazlıkçıyı yük olarak görmekten vazgeçip, bize neler katabilir bu insanlar diye düşünmenizi öneriyorum. Unutmayın, birlikte yaşıyoruz.

Seferihisar’ın yerlisi biri olarak söylüyorum: Artık bu şehir vizyon istiyor, iş birlikleri, kaliteli etkinlikler, çağdaş projeler bekliyor. Kafanızı kaldırmayı başarırsanız size katkı sunacak çok insanın varlığını fark edeceksiniz…

Sakın “paramız yok, yapamıyoruz” bahanesine sığınmayın. Seçim kampanyasında verdiğiniz 20 büyük proje milyarlık yatırım sözlerinden bahsetmiyorum. Bir lira harcamadan koyacağınız vizyondan bahsediyorum.

Son Söz: Seferihisar’ı Uyandırın

Bugün medya taramasında Seferihisar’ın adını çoğunlukla mülteci haberleriyle görüyorum. Başa sarıyoruz yani. Oysa yakın geçmişte Türkiye’nin dört bir yanında “gıpta edilen” bir yerdi burası. O yüzden çağrım net:

Başınızı kaldırın ve görün.

Sanatçılar burada. Üreticiler hâlâ burada. Gençler umutsuz ama burada. Yeter ki siz de burada olun. Seferihisar yeniden Türkiye’nin örnek ilçesi olabilir.

Çünkü bu topraklar sadece geçmişiyle değil, geleceğiyle de güçlü.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER