Bir rivayete göre daha iyi ok kullanmak için sağ memeleri kesilmiş, mızraklı, kalkanlı, sırım gibi vücuda sahip, adaleli Amazon kadınları, dev gibi atların üzerinde Kadifekale eteklerinden tozu dumana katarak, Meles Çayı kıyılarına ve Halkapınar bağlarına inmiş. Bu cevval kadınlar, akınlar yapıp yerli halkı kendilerini kabullenmeleri yönünde zorlamış ve kente kraliçelerinin adını yani Smyrna’yı vermiş.
Bir diğer rivayete göre bugünkü İzmir yöresinde yaşamış Elektdi isimli bir kavim, Amazonlarla savaşarak onları yenmiş. Sonra da, kralları These, Amazon önderi Smyrna’yı öldürmeye kıyamamış, ona delicesine aşık olmuş, onunla evlenmiş ve kente onun adını vermiş.
Halikarnassos’lu Heredot, Amazonların Yunan dilindeki “Oiorpato” sözcüğünden kaynaklanan “erkek öldürenler” anlamına geldiğini yazmış.
Strobon ve Halikarnas Balıkçısı da, bu kadınların ne yaman dilberler oldukları ve Ege’nin en güzel kentine ismini verirken, tüm dişiliklerini en dipteki harca karıştırdıkları düşüncesinde birleşmiş.
Heredot dünyadaki en güzel iklimin ve en güzel gökyüzünün burada olduğunu söylemiş.
Victor Hugo ise bu şehre “Prenses” demiş.
Şehirlerin kimliklerine bakıldığında İzmir’in tam anlamıyla bir kadın şehri olduğu söylenebilir.
Kökeni Amazonlara kadar uzanan İzmir kadını, farkını 1828 yılında yaptıkları eylemlerle de göstermiş. Ekmek fiyatlarının zamlanmasına büyük tepki gösteren bu cesur kadınlar, 3 gün boyunca sokakları işgal etmiş. Bu protestolara tabii ki kayıtsız kalınmamış ve zamlar geri alınmış.
Binlerce yıllık uygarlığın beşiği, dünyanın en eski kentlerinden biri olan İzmir’e günümüzde hak ettiği özenin gösterilmediğini düşünenlerdenim ben de. “İzmir de artık yaşanacak şehir olmaktan çıktı” cümlesini dilerim hiçbir zaman kurmayız. Fakat ne yazık ki yavaş yavaş kentin süreci bu noktaya doğru ilerliyor gibi görünüyor. Ama ben yine de umutsuzluğa kapılmıyorum şehrimle ilgili. Çünkü bu kentin insanı biraz farklıdır. Değiştirmeyi, dönüştürmeyi ve öncü olmayı çok iyi bilir. Geçmişte bir sürü tanımlama yapılmıştı, değişik sıfatlar yaftalanmıştı İzmir’e…
Ama ille de bir şeye benzetilecekse, ben savaşçı bir Amazon kadınına benzetirim İzmir’i sadece. Her daim başı dik, gururlu, ne istediğini bilen, kendine güvenen, duru, yalın…
Amazonlar kraliçesi Smyrna gibi, herkesin hayallerini süsleyen bir kadın…